EPİLEPSİ
Epilepsi
Nedir?
Epilepsi
nöbeti, beynin normal aktivitesinin sinir hücrelerinde geçici olarak meydana
gelen anormal elektriksel aktivite sonucu bozulması ile oluşan klinik bir
durumdur. Halk arasında “Sara Hastalığı” olarak da bilinen epilepsi, kendini
epileptik nöbetler ile göstermektedir. Epileptik nöbet gerçekleştiğinde hastada
gelip geçici bilinç kaybı veya farklı özelliklerde belirtiler olmaktadır.
Kişinin tek bir nöbet geçirmesi, epilepsi hastası olduğu anlamına gelmez.
Epilepsi oldukça yaygın bir
hastalıktır. Toplumda görülmeme sıklığı, ülkemizde ve dünyada olduğu gibi % 0,5
ile %1 arasındadır. Cinsiyetler arasında epilepsi hastalığının görülme oranında
herhangi bir farklılık yoktur.
Epilepsi belli bir yaş
grubunda değil herhangi bir yaş ve zamanda ortaya çıkabilmektedir; ancak ilk 16
yaşa kadar ve 65 yaşından sonra görülme sıklığı artmaktadır. Çocuklarda 16 yaşa
kadar en sık görülen nörolojik hastalık epilepsidir.
Hastalığın sık görüldüğü
çocuk yaşlarda anne ve babanın gözlemleri teşhis için önemli rol oynamaktadır.
Çocuğun arada bir ağzını şapırdatması, kol ve bacaklarında ani
sıçramalar-irkilmeler olması, burnuna kimsenin duymadığı kötü koku gelmesi
(örneğin yanmış lastik kokusu) veya çocuğun arada bir gözünün dalması, bir yere
birkaç saniye boş boş bakması gibi durumlar gözlemlenebilir. Bu gibi
davranışların bir kısmı normal değildir ve şüphelenirlerse bir nöroloji
hekimine başvurmakta fayda vardır.
Epilepsi
Tarihçesi
Epilepsi
hastalığının halklar arasında yaygın olması tarih boyunca birçok kaynakta
geçmesine sebep olmuştur. Eski Mezopatamya’da “tüm hastalıklar” anlamına gelen
ve yaklaşık kırk tabletten oluşan “Sakikku kil” tabletlerinin bir kısmında
epilepsi hastalığından bahsedilmiştir. Bu belgeler Türkiye’de Urfa yakınlarında
Sultantepe’de bulunan Yeni Asur yazısıyla yazılmış tablet yazıtlardır.(M.Ö.
718-612)
Diğer tablet ise British
Museum’daki Babil koleksiyonunda bulunmaktadır.(M.Ö. 1.000) Babilli hekimler
epilepsinin sebebi konusunda iblis ve hayaletler ile ilişkili düşünmüşlerdir.
Buna rağmen nöbet tiplerini tanımlamak için çalışmışlardır ve az uyumak,
duygusal sorunlara sahip olmak gibi sebeplerin epilepsiyi tetiklemesine ilişkin
doğru yaklaşımlarda da bulunmuşlardır.
Hipokrat ise epilepsi üzerine
ilk kitabını “Mukaddes Hastalık” ismi ile M.Ö. 400’de yazmıştır. Antik Sümer
dilinde ise “düşüren hastalık” anlamında epilepsi hastalığından tabletlerde
bahsedilmiştir.
Bizans döneminde Bergamalı
Oribasius (M.S.4 yy) tıbbi metinlerinde epilepsi hastalığından bahsetmiş,
nöbetler sırasında yapılması gerekenleri anlatmıştır.
İslamiyet döneminde iki ünlü
hekim İbni Sina (980-1037) ve Muhammed İbn Zekeriaya el Razi’nin (865-925)
önemli çalışmaları olmuştur. İbni Sina, epilepsi tedavisine daha bilimsel
yaklaşmış ve 12. Yy’da kitabı Latinceye çevrilerek Avrupa’da ve Orta Doğuda
başyapıt olarak değerlendirilmiştir.
Epilepsi
Nedenleri
Epilepsi
hastalığının nedenleri çok çeşitlidir ve değişkenlik göstermektedir. Genel
olarak özetlemek gerekirse epilepsi nedenleri arasında şu faktörler
bulunmaktadır:
• Hipokampal skleroz
• Beyin tümörleri
• Hipoksik-iskemik beyin hasarları
• Santral sinir sistemi enfeksiyonları
• İmmun aracılı inflamasyonlar
• Beyin dokusunun gelişimsel bozuklukları,
• Beyin damarlarında gelişimsel bozukluklar
• Kalıtımsal hastalıklar ve genetik nedenler.
• Beyin tümörleri
• Hipoksik-iskemik beyin hasarları
• Santral sinir sistemi enfeksiyonları
• İmmun aracılı inflamasyonlar
• Beyin dokusunun gelişimsel bozuklukları,
• Beyin damarlarında gelişimsel bozukluklar
• Kalıtımsal hastalıklar ve genetik nedenler.
Ancak epilepsi hastalığının
teşhis yöntemlerindeki tüm gelişmelere karşın yukarıda belirttiğimiz nedenlerin
dışında hastalığın sebebinin ne olduğunu bilmediğimiz bir grup hasta da
bulunmaktadır.
Epilepsi hastalığında, genetik yatkınlığın önemli rolü olan bir grup
bulunmaktadır; ancak her hasta için aynı durum geçerli değildir. Günümüzde
hangi gen ve hangi yolla geçtiğini bildiğimiz birkaç hastalık varsa da kompleks
genetik geçiş nedeniyle bir çoğu hakkında da bilgimiz yoktur.
Epilepsi Nöbeti
Beynin,
belirli bir bölgesinde anormal elektriksel boşalım ortaya çıkması sonucu
epilepsi nöbeti gerçekleşir. Epilepsinin tipine göre beynin anormal elektriksel
boşalımı bir bölgeye sınırlı kalabilir veya daha uzak alanlara yayılabilir. Bu
anormal elektrik boşalımlarının sınırlı kalmasına veya yayılım hızına ve
yayıldıkları bölgelere göre çok farklı tiplerde belirtilere neden olmaktadır.
Bu gün için yaklaşık 25’den fazla farklı tiplerde nöbet türü ile 100’ün
üzerinde farklı epilepsi sendromu tanımlanmıştır.
Epilepsi Nöbet Tipleri
Hastalık genel olarak, sadece bilinç kaybı, kasılma, ağızdan köpük gelmesi
şeklinde gerçekleşen nöbetler olarak biliniyor. Oysaki, pek çok farklı
belirtiyle de ortaya çıkabiliyor; kişinin bir anda dona kalması, boş bakması,
cevapsızlık ile karakterize ataklar, bazen ağızda yalanma yutkunma çiğneme
hareketleri, ani başlayıp ani sonlanan anormal kol, bacak hareketleri, garip
sesler çıkartma gibi kolayca fark edilen davranış anormallikleri ya da
etraftaki kişilerin duymadığı ses veya koku duyma hali, mide bulantısı hissi,
gözü açık rüya görme hissi, gibi sadece hastanın hissettiği duyumsamalar
şeklinde dışarıdan hiçbir anormalliğin fark edilmediği gelip geçici hisler
şeklinde de olabiliyor.
Epilepsi Nöbetleri, anormal
elektriksel aktivitenin yayılım şekline göre genellikle, parsiyel (fokal)
ve jenaralize olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Klinik belirtiler bu
aktivitenin yayılım hızı ve lokalizasyonuna göre farklılıklar gösterir.
Parsiyel Nöbetler’de anormal elektriksel aktivite,
beynin sınırlı bir alanında başlarlar, o bölgede kalabileceği gibi elektriksel
boşalımın kuvvetine ve yayılım hızına bağlı olarak komşu alanlara veya daha
uzak alanlara da yayılabilir bu tip nöbetlerde beynin tamamı eş zamanlı olarak
etkilenmez.
Jeneralize Nöbetler’de elektriksel aktivite ya
başlangıçtan itibaren eş zamanlı olarak tüm beyin bölgelerini etkiler ya da
parsiyel nöbetlerde olduğu gibi sınırlı bir alandan başlayıp beynin diğer tüm
alanlarına yayılması ile jeneralize hale gelir (ki bu tip nöbetler sekonder
jeneralize nöbetler olarak adlandırılır).
Ataklar hiçbir neden yokken ortaya çıkabileceği gibi, açlık, ateşli
hastalıklar, birlikte kullanılan diğer ilaçlar, uyku sırasında veya bazı
hastalarda da uykusuz kalmakla ortaya çıkabilmektedir (hem uykunun kendisi hem
de uykusuzluk atakları tetikleyebilmektedir).
Hasta epilepsi nöbeti geçirdiği sürece, hastaya hiçbir şekilde müdahale
edilmemelidir. Hastanın ağzını açmak için dişlerinin arasına parmak, kaşık
sokmaya çalışmak veya kasılmalara engel olmak için tutmak bastırmak ile hastaya
zarar verebilir.
Normal şartlar altında atak
kendiliğinden maksimum 1-2 dk içinde sonlanır. Eğer epileptik atak bu sürede
sonlanmıyorsa hasta mutlaka hastaneye götürülmelidir. Hasta epilepsi nöbeti
geçirdiği sırada sadece çevre faktörlerin ona zarar vermesini engellemek adına
önlem almak gerekebilir.
• Hastanın nöbet
geçirdiği sırada düşme ve kasılma gibi durumlarda etrafta hastaya zarar
verebilecek keskin bir obje veya sert bir cisim varsa hasta o tehlikeden
uzaklaştırılmalıdır.
• Kriz anında hastanın boğazını sıkan, sıkı bağlanmış kravat, eşarp gibi giysiler hastanın rahat nefes alabilmesi için gevşetilmelidir.
• Hastaya soğan, kolonya vb. koklatmanın epilepsi nöbetlerinde tedavi edici hiçbir anlamı yoktur.
• Nöbet geçiren bir hastanın yakınları ya da çevresindeki insanlar tarafından kol ve bacaklarının tutulması, bastırarak kontrol altına alınmaya çalışılması omuz çıkığı oluşması gibi ortopedik sorunlara sebebiyet verebilir.
• Hasta kasılırken ağzını açmaya çalışmak; çene çıkığı, dişlerini kırma, açmaya çalışan kişinin parmaklarının hasta tarafından ısırılması, kanamaya sebep olma gibi pek çok olumsuzluklara sebebiyet verebilir.
• Kişi kendine geldikten sonra yorgunluk hissedebilir, geçici olarak bilinç kaybı, sersemlik durumu söz konusu olabilir. Bu yüzden hasta bir süre dinlendirilmelidir.
• Kriz anında hastanın boğazını sıkan, sıkı bağlanmış kravat, eşarp gibi giysiler hastanın rahat nefes alabilmesi için gevşetilmelidir.
• Hastaya soğan, kolonya vb. koklatmanın epilepsi nöbetlerinde tedavi edici hiçbir anlamı yoktur.
• Nöbet geçiren bir hastanın yakınları ya da çevresindeki insanlar tarafından kol ve bacaklarının tutulması, bastırarak kontrol altına alınmaya çalışılması omuz çıkığı oluşması gibi ortopedik sorunlara sebebiyet verebilir.
• Hasta kasılırken ağzını açmaya çalışmak; çene çıkığı, dişlerini kırma, açmaya çalışan kişinin parmaklarının hasta tarafından ısırılması, kanamaya sebep olma gibi pek çok olumsuzluklara sebebiyet verebilir.
• Kişi kendine geldikten sonra yorgunluk hissedebilir, geçici olarak bilinç kaybı, sersemlik durumu söz konusu olabilir. Bu yüzden hasta bir süre dinlendirilmelidir.
KAYNAKLAR