ADROPİN
Saint Louis Üniversitesi'nde farmakoloji ve
psikoloji profesörü olan Dr. Butler birkaç yıl önce "adropin" isimli
hormonu keşfetmişti. O günden bu güne deney hayvanları üzerinde yapılan çeşitli
çalışmalarda metabolik hastalıklar ve obezite ile ilişkili olduğu gösterilse
de, insanlardaki fonksiyonu henüz netlik kazanmış değil.
Saint Louis Üniversitesi'nde en son
yapılan araştırmada karbonhidrat tüketimi ve lipid metabolizmasına bağlı
adropin değerlerinin değişimi değerlendirildi. Alınan sonuçlar oldukça
dikkat çekici. Kandaki adropin seviyesi alınan karbonhidrat miktarı ile korele
seyretmekte. Alışkanlık haline gelmiş yüksek karbonhidrat tüketimi ise düşük
adropin seviyesi ile ilişkili iken bunun aksine yüksek yağ tüketimi ise yüksek
adropin seviyesi ile ilişkili olabilir. Bunun ise düzenli olarak yüksek
karbonhidrat ağırlıklı beslenmenin dolaşımdaki adropin seviyesini
baskılamasından dolayı olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca hormon seviyesi düşük olan
kişilerde ise kandaki yağ oranı yüksek olarak görülmekte. Adropin seviyesinin
düşük olduğu kişilerde LDL ve trigliserit oranları yüksek ölçülüyor. Bu nedenle
kan adropin seviyesi düşük olan kişiler kalp rahatsızlıkları açısından daha
yüksek riske sahip görülüyor.
Sonuç olarak daha fazla çalışma ile
teyit alınarak adropin seviyesinin kişilerde beslenme gibi uzun vadeli
metabolik süreçlerde yararlı bir biyomarker gibi kullanıllabileceği
öngörülüyor.
Adropinin
endotel üzerine etkisi ilk olarak 2010 yılında Lovren ve grubu tarafından çalışılmış
ve bu yödeki hipotezleri kanıtlar nitelikte sonuçlar elde edilmiştir. İn vitro ve in vivoda Balb/c fareler kullanılarak yapılan araştırmada, dışarıdan
adropin verilen endotel hücrelerin daha yüksek proliferasyon gösterdiği, yer
değiştirim hızlarının arttığı ve kapillar tüp formuna
büründükleri gözlemlenmiştir. Ayrıca endotel hücrelerinin daha az
geçirgenlik ve TNF-alfa kontrollü apoptoz geçirdiği kaydedilmiştir. Sonuçlara dayanarak
adropinin endoteli koruyucu ve sürdürülebilirliğini sağlayıcı rolü olduğu kanaatine varılmıştır. Adropinin eNOS ekspresyonunu
(VEGFR2)-phosphatidylinositol3-kinase-AKt yolağıyla üstten regüle ederek
endotel fonksiyonun işleyişini devam ettirdiği ve endotel
disfonksiyona karşı koruyucu nitelikte olduğu çıkarımına gidilmiş. Çalışmanın
devamında fareler üzerinde arka bacak iskemi modeli oluşturulmuş ve adropin tedavisinin
perfüzyonu ve kılcal damar yoğunluğunu artırdığı gözlemlenmiştir.
İnsan odaklı
yapılan çalışmalarda da Adropinin
endotel disfonksiyonuna bağlı hastalıklarda tanı amaçlı bağımsız bir faktör olabileceği
yönünde hipotezler test edilmiştir. Wu ve arkadaşları 392 hastanın katıldığı klinik çalışmasında kan
serumundaki adropin miktarının koroner
ateroskleroz derecesi ile ters orantılı olarak değiştiğini saptamıştır.
KAYNAKLAR
1) Kumar KG,
Trevaskis JL, Lam DD, Sutton GM, Koza RA, Chouljenko VN,et al. Identification
of adropin as a secreted factor linking dietary macronutrient intake with energy
homeostasis and lipid metabolism. Cell Metab2008;8:468–81
2) Celik A,
Balin M, Kobat MA, Erdem K, Baydas A, Bulut M, et al. Deficiency of anew
protein associated with cardiac syndrome X; called adropin. CardiovascTher 2013;31:174–8.
3) Stevens JR et al. Inverse association between
carbohydrate consumption and plasma adropin concentrations in humans.Obesity,
2016; 24 (8): 1731 DOI:10.1002/oby.21557